Pazartesi, Aralık 8, 2025
Köşe yazısı

Uyuyanlar ve uyanık olanlar


Ülkelerden birinde bir gün bir Bahadır dünyaya gelir. Boyu bir minare boyuna ulaşıncaya dek annesi besleyip, büyütür Bahadır’ı. Ve Bahadır iyice büyüyüp, serpildikten sonra, annesi ona ülkesinde dilediği yere gidip kahramanlıklar göstermesi için izin verir. Böylece Bahadır, doğup büyüdüğü yuvasından ayrılır…

Bahadır ilkin bir ormana saldırır. Bakar ki, tek başına bir meşe durmaktadır karşısında, tutup kökleyiverir meşeyi. Bu sırada hemen yakınında bir meşe daha görür, onu da ikiye bölüverir hemen. Beri tarafında gördüğü üçüncü meşenin üzerinde ise bir kovuk vardır. “İyi ya” der Bahadır, “bu kovukta da biraz uyuyayım bari.” Böylece Bahadır uyur. Ve uyurken öyle bir horlar ki, tüm meşelik, onun bu horultusundan inim inim inler, bütün ülkeye yayılır horultusunun sesi…

Bahadır horlaya horlaya uyuyadursun ünü de önce kendi ülkesine sonra bütün dünyaya yayılmaya başlar. Seven, sevmeyen herkes ona hayran olur. Dostları korkar ondan; Bahadır’ın kovuğa güç toplamak için girdiklerine inanırlar. Öyle bir inançtır ki bu, Bahadır bir gün uyanacak, gücünü toplamış bir halde, tüm dünyanın gözünde yüceltecektir onları. Düşmanları da korkar Bahadır’dan; “Yeri göğü inleten gümbürtüyü duyuyor musunuz?” derler birbirlerine, “Bahadır var orada, bir gün uyanacak ve anamızı ağlatacak!”

Bahadır’ı uyandırmaktan çekinir herkes. Onun uyuduğu kovuğun yanından herkes ayaklarının ucuna basa basa geçer. Yakınlarında fısıltıyla konuşurlar. Ve derler ki: “Uyu Bahadır, uyu!”

Bahadır ne yapsın, tatlı mı tatsız mı belli olmayan uykusunda yaşayıp gider bir yüzyıl boyunca. Uyanmaz bir türlü. Derken bir yüzyıl da daha geçer, Bahadır hâlâ uyanmaz. Ülkenin sakinleri de boş durmaz bu arada. İskete Kuşu, şöyle yaparım, böyle yaparım, diye övüne övüne bir türlü denizi yakamaz; Bahadır’a dost köylüler kaynatır da kaynatırlar ama bir türlü suyunun hepsini çıkaramazlar; ülkede herkes birbirine girip, kimsenin tek bir şeyi kalmayıncaya dek, soyup soğana çevirirler ortalığı ama Bahadır yine uyanmaz. Horultusu duyulur yalnız onun…

Ve böylece bir bakar ki herkes, koskoca bin yıl geçivermiş de Bahadır hâlâ uyanmamış! Düşmanlar cesaretlenir elbet bunun üzerine. “Altı üstü uyuyan bir Bahadır’ın horultusundan korkan bir ülke pek de güçlü olmamalı” diye düşünmeye başlarlar. Ve derli toplu düşündükten sonra, saldırıverirler Bahadır’ın kovuğuna. Kovukta ne görsünler, Bahadır çürümüş de çürümüş, pimpis bir koku kaplamış kovuğu.

Bahadır’ın ülkesindeki halk da karşı koymayı denemiş tabi düşmana. Ama neylersin ki, baş edememişler bir türlü. Bunun üzerine, bir umut, olan bitenden habersiz, Bahadır’ı çağırmışlar hemen: “Yetiş, Bahadır, yetiş!” diye bağırmışlar. Bahadır gelmemiş tabi, ama bir mucize olmuş, bin yıl önceki gibi hâlâ uyumaktaymış Bahadır. Ama artık o ortalığı inleten horultusundan eser falan kalmamış. Derken İvanuşka’nın1 biri, girmiş kovuğa. Bakmış ki, yılanlar Bahadır’ın boynuna dek yiyip bitirmişler vücudunu…

Uyu, Bahadır, uyu! (ss. 214-216)2

***

Fazla söze gerek yok. Altı üstü bir meşe ağacının karşısında yiğitlik gösteren Bahadır gibi varlıklara tapınmak için bir bir sıraya girecek milyonlarca insan kapladı dünyayı. Her ne olursa olsun, birinin gelip tüm felaketlerden onları kurtaracaklarına inanırlar. Bu yüzden çağımızda, insanların kendileri dâhil, her tür yanlışa, hataya, ahlaksızlığa göğüs gerebilmelerinin ardında yatan böylesi bir gizilgüç vardır. Ne de olsa, kötü bir durum olur olmaz, Bahadır uykusundan uyanıp kurtarıverir onları. Gerçi Bahadır denen varlık, bir türlü uykusundan uyanmaz; Godot gibi asla gelmez, hiçbir şeye müdahale etmez ama, insanlar yine de sırtını ona dayamanın rahatlığından alamazlar kendilerini. Tek bildikleri şey olan iktidara yakın durmak, daima bir gücün boyunduruğu altında yaşamak dışında hiçbir şeyi hedeflemezler. Olsa olsa bir tutkuları vardır ellerinde, o da varolan iktidarın yerini alıp, onun ahlaksızlıklarını kendi adına kullanabilme olanağına sahip olmak. Öyle ya, Bahadırlar daima uyur, Bahadırlar’a sırtını dayayan insanlar ise daima uyanıktırlar…


  1. Rus halk edebiyatında saflığı ve aptallığı belirten karakter. ↩︎
  2. Sçedrin, Saltıkov (1998) Büyüklere Masallar, çev. Mazlum Beyhan; İstanbul: Öteki Yayınevi.
    Alıntı, Bahadır adlı masalın serbest bir şekilde özetlenmesi ve yeniden yazılmasıdır. ↩︎

Bu yazı ilk kez 19 Ekim 2009 tarihli Başkent Gazetesinde yayımlanmıştır.